MESLEGİN GENEL KONUSU

Yazar: Yaşar Güner 1 Yorum 9 Mayıs 2011 Pazartesi
A) Serbest Muhasebeci Mali Müsavirlik Mesleginin Konusu:
Gerçek ve tüzel kisilere ait tesebbüs ve isletmelerin;

a) Genel kabul görmüs muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri geregince, defterlerini tutmak, bilânço, kar-zarar tablosu ve beyannameleri ile diger belgelerini düzenlemek ve benzeri isleri yapmak.

b) Muhasebe sistemlerini kurmak, gelistirmek, isletmecilik, muhasebe, finans, mali mevzuat ve bunların uygulamaları ile ilgili islerini düzenlemek veya bu konularda müsavirlik yapmak.

c) Yukarıdaki bentte yazılı konularda, belgelerine dayanılarak, inceleme, tahlil, denetim yapmak, mali tablo ve beyannamelerle ilgili konularda yazılı görüs vermek, rapor ve benzerlerini düzenlemek, tahkim, bilirkisilik ve benzeri isleri yapmak.


B) Yeminli Mali Müsavirlik Mesleginin Konusu:

Mali Müsavirlik mesleginin konusuna giren yukarıda b ve c benlerinde yazılı isleri yapmanın yanında tasdik islerini yapmaktır. Yeminli Mali Müsavirler, muhasebe ile ilgili defter tutamazlar, muhasebe bürosu açamazlar ve bu bürolara ortak olamazlar.

Muhasebe mesleginin fonksiyonları artmıs ve ekonomik olayların, ihtiyaçların ekonomideki aktörlerin, etkilesimli olarak degismesi, gelismesi ve çesitlenmesiyle birlikte, muhasebe mesleginden talep edilen hizmetler daha kaliteli bir sekilde talep edilir hale gelmistir. Muhasebe meslegi alanı içerisine giren ana konuları; maliyet
muhasebesi, yönetim muhasebesi, bütçeleme, kurumsal yönetim, risk yönetimi, yönetim danısmanlıgı, vergi danısmanlıgı, vergi sorunları ve yüklerinin tespiti, vergi tasdiki, ekonomik ihtilaf ve davalarda arastırmacı bilirkisilik, degerleme ve derecelendirme islemleri, bilgi islem sistemlerinin ihtiyacı karsılayacak biçimde kullanılması, iç denetim sistemlerinin kurulması, bagımsız dıs denetim ve finansal raporlama benzeri
hizmet alanları olarak sıralayabiliriz.


Yahya ARIKAN; “Muhasebe Mesleginin Dünü ve Bugününün Karsılastırılması”, Mali Çözüm,
Sayı:79, İSMMMO Yayınları, Ocak – Subat 2007, s.11

Muhasebe Kuramı ve Muhasebe Bilgisi

Yazar: Yaşar Güner Yorum Yap 8 Mayıs 2011 Pazar

Muhasebe Mesleginin ve isletme F.Coskun ERTAS

Yazar: Yaşar Güner Yorum Yap
Ekonomik ve teknolojik gelişmeler, isletmelere daha geniş pazarlar sağlamakla birlikte onları güçlü rakiplerle savaşmak zorunda bırakabilmektedir. Bu yeni koşullar isletmeleri büyümeye ve kurumsallaşmaya yöneltmekte ve böylece isletmelerde planlama, yürütme ve denetim fonksiyonlarının boyutları genişlemektedir.
İsletmelerin kurumsallaşması, tek sahiplikten çok sahipli kuruluşlar olmaya doğru gitmeleri, sahiplikle firma yöneticiliğini birbirinde ayırmaktadır. Dolayısıyla sahiplerin isletme ile doğrudan ilişkilerinin azalması, sermaye ve para piyasalarının gelişmesi, ortakların bilgi gereksinimleri ve çıkarlarının ekonomik ve sosyal nedenlerle korunması zorunluluğu, muhasebenin önemini artırmış ve muhasebe standartlarınıngelistirilip yerleştirilmesini sağlamıştır.
İsletmenin oluşumu, faaliyette bulunması, verimli ve karlı çalışması ve gelişmesi için, isletmelerdeki bütün unsur ve işlemlerin para ile Degerlendirilmesi işlemleri muhasebenin uygulayıcısı olan muhasebeci tarafından yerine getirilir.
İsletmeler en modern ve kusursuz örgütlenmiş olsalar da, muhasebe ve muhasebecisiz bir faaliyette bulunamazlar ve gelişemezler. Bir başka ifade ile isletmelerin faaliyetlerini yerine getirmesi ve gelişmesi öncelikle muhasebe meslek mensubuna bağlıdır.


F.Coskun ERTAS; isletmelerde Muhasebe Organizasyonu ve Muhasebe Meslegi, Seçkin Yayıncılık,
Ankara, Kasım 2002, s. 119

Muhasebe bilgi sistemi

Yazar: Yaşar Güner 1 Yorum
İsletme, ihtiyaçlara cevap verebilmek için mal ve hizmet üreten bir örgüttür. Bu noktada, isletme kurulusunda bir sermayeyi ve sermayenin değerini para olarak gösteren bir bilançoyu gerektirir. isletme kurulduktan sonra ise, tedarik, üretim ve pazarlamayı kapsayan faaliyetleri para olarak değerlendirecek ve takip edecek bir sistem olmazsa isletmenin varlığından söz edilemez. Adı geçen tüm işlevler ise muhasebe sistemince yerine getirilir.

Muhasebe bilgi sistemi genel olarak:
  • Yönetimin varlıklar üzerindeki yönetim sorumluluğunu yerine getirmek,
  • İsletme faaliyetlerinin kontrolünü olurlu kılmak ve
  • Geleceğe ilişkin isletme faaliyetlerini planlamak için yönetime gerekli bilgileri sağlamaya yönelik bir bilgi sistemidir.


T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını, AÖF Yayınları, Muhasebe Bilgi Sistemi, Eskisehir 2005, s.43

muhasebe mesleğinin 3568 yasa

Yazar: Yaşar Güner Yorum Yap 2 Mayıs 2011 Pazartesi

Ülkemizde uzun bir geçmişe sahip olmakla birlikte muhasebe mesleği, yasal statüsünü 13 Haziran 1989 tarih ve 20194 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 3568 sayılı Meslek Kanunu ile kazanmıştır. Ardından, muhasebe mesleğinin en üst kurumu olan Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) ve TÜRMOB’a bağlı SMMM Odaları kurulmuştur.

Türkiye’de muhasebe mesleginin hukukunu olusturan 3568 sayılı yasa ile;

  •   Muhasebe ve denetim faaliyetleri bir meslek olarak tanımlanmıs ve bu alanlarda
    profesyonel anlamda hizmet sunan kisilerin nitelikleri belirlenmistir.
  •   Türkiye’de etkin ve güvenilir muhasebe ve denetim hizmetlerinin saglanmasını
    amaçlamıs ve bu amaçla özel kesime hitap eden, ayrıca meslek mensuplarının
    sahip olması gereken nitelikler sıralanmıs ve meslegin kurumsal yapısı tespit
    edilmistir.
Türk Muhasebe Sistemi, 26.12.1992 tarih 21447 (M) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “1 Sıra No’lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebligi” ile büyük bir atılım gerçeklestirmis ve Tek Düzen Hesap Planı, 1994 yılı basından itibaren uygulanmaya baslanmıstır.

Cumhuriyet Dönemi Muhasebe

Yazar: Yaşar Güner Yorum Yap
Cumhuriyetin ilk yıllarında ekonomimiz geri kalmıs, Balkan (1912-13), Birinci Dünya (1914-18) ve Kurtulus (1919-23) savaslarından çıkan ülkemiz, yanmıs ve yıkılmıs, faal nüfusumuzun büyük kısmı bu savaslarda yitirilmis, ekonomik faaliyetleri asıl yürüten azınlıklar yurdu terk etmis, ülkemiz insanı yorgun düsmüstü. Kurtulus Savası’nın ardından, 1923’te Cumhuriyetimizi kuranların ve onu, ekonomisi güçlü,
çagdas bir ülke yapmaya azmetmis olanların isleri gerçekten güçtü. Atatürk’ün essiz liderliginde, halkımız, hızlı bir kalkınma hamlesi baslatmıs ve 10 yıl gibi kısa bir süre içinde, ülkemizi temel mal ve hizmetlerini üreten ve öteki ülkelerden önemli çapta yardımlara muhtaç olmadan yasayabilecek bir ekonomik yapıya ulastırabilmistir.


1923-33 Yıllarının kosulları altında gerçeklestirilen temel siyasal ve devlet yönetimi sistemlerinin kurulması sırasında, yatırım gereksinimi en yüksek noktada bulunan ekonomimizin bu olaganüstü gelismesinin, sıfır enflasyonla gerçeklestirilmis olması, o dönemin en önemli mucizevi sonuçlarından biridir.

Ülkemizde, muhasebecilik alanı ile ilgili ilk kanun, Mustafa Kemal ATATÜRK zamanında çıkartılmıs olan 26.05.1927 tarih ve 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu’dur.



Sözü geçen dönemde, tüm çabalara ve o dönem dünyasının en iyi özel sanayii tesvik kanunun, (Tesvik-i Sanayi Kanunu), 1927’de uygulamaya konmasına ragmen, bu dönemdeki hızlı kalkınma daha çok devlet yatırımları ve isletmeleri ile gerçeklestirilmis, özel kesim isletmeleri, bir türlü harekete geçirilememistir. Düsük kisi basına gelir, düsük tasarruflar ve sermaye birikimi, gelismemis alt-yapı, isletme yönetim bilgisi azlıgı, özel kesim isletmelerinin gelismesini önlemistir.


İktisat Devlet Tesekkülü sisteminin giderek süreklilik kazanması, özellestirme hedefinden uzaklasılması ve halka rüsvet verme alıskanlıgına yönelen politikaların giderek artması kaçınılmaz olmustur. 1950’ye kadar, ilk ivme ile kârlı, verimli ve atılgan biçimde Türk Ekonomisini kalkınma yönünde mucizelere yöneltmis olan İ.D.T’ler, 1950’den sonra sayıları artarak, yeni kurulanlarla birlikte, karlılıgı ve verimliligi ikinci plana itmisler, birçok politik verimsiz yatırımlara itilmisler ve 1950’lerin sonlarına dogru büyük açıklar vermeye baslamıslardır.

Bu ekonomik gelismeler nedeniyle, ülkemizdeki ilk muhasebe çalısmaları ve uygulamaları İ.D.T.’lerde baslamıs, genellikle batı ülkelerinden aktarılan muhasebe kural ve uygulamaları, kanunlarımıza ve i.D.T.’lere girmeye baslamıstır. Bu dönemde büyümeye baslayan özel isletmeler de İ.D.T.’lerden aktardıkları muhasebe sistem ve uygulamalarını kullanmaya baslamıslardır. Yeni tesebbüslerin kurulması, ticaret ve sanayi faaliyetlerine bireylerin giderek daha yogun biçimde katılımı, muhasebe ve
denetim hizmetlerinin nitelikli ve güvenilir biçimde saglanmasına olan ihtiyacı daha açık biçimde göz önüne sermistir.


1950 yılında yürürlüge giren Vergi Usul Kanunu ile 1957 yılında revize edilen Türk Ticaret Kanunu’nun bilanço hukukunu düzenleyen muhasebeye iliskin hükümleri, muhasebe sisteminin yerlesmesine ve gelismesine yasal bir zemin hazırlamıstır. Vergi Hukuku ve Ticaret Hukuku çok farklı iki amaca hizmet etmektedir.

Vergi Hukuku’nun amacı, devletin hakkını korumak, Ticaret Hukuku’nun amacı ise ekonomik faaliyetlerde düzeni saglamak ve üçüncü kisilerin haklarını korumak oldugu için muhasebe faaliyetleri sonucunda elde edilen sonuçlar Vergi Hukuku ve Ticaret Hukuku açısından farklılasmaktadır. Ekonomik faaliyetlerin gerekleri Vergi Hukuku’ndaki anlayıstan farklı oldugundan Türkiye’de muhasebe sistemi farklı iki alanda gelismistir.


TMUD, ülkemizde meslegin tanımlanması, topluma anlatılması, dünya uygulamalarının ülkemize tasınması, alanı ile ilgili uluslararası çalısmalarda ülkemizin temsil edilmesi ve ülkemizin gereksinimlerine uygun bir meslek yasasının çıkarılması çalısmalarında büyük hizmetlerde bulunmustur. TMUD, özel sektörün hızla gelismesine baglı olarak muhasebeye olan talebin yanı sıra, devlet isletmeciliginin de büyümesini dikkate alarak gerek ülke içinde gerekse ülke dısında muhasebe kurallarının olusması için çalısmalar yapmıstır. Bu amaç dogrultusunda TMUD, 1974 yılında “Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu”nun ortak üyesi olmustur.

1974 yılı sonrasında uluslararası muhasebenin Türkiye'de uygulama alanı bulması, Türk Muhasebe Sisteminin ve prensiplerinin yasal taleplerle uyusma sürecini etkilemis ve farklılasma belirgin bir hale gelmistir.
1974 Yılında Türkiye Muhasebeciler Dernekleri Federasyonu (TÜMFED), 1976 yılında da Mali Müsavirler Muhasebeciler Birligi Dernegi (MMMBD) kurulmustur.Muhasebe mesleginin yasal statüsüne kavusuncaya kadar ki süreçte bu alanda kurulan ve faaliyet gösteren derneklerin mesleki gelisime büyük katkıları olmustur.

Muhasebenin Tarihsel ve Çagdas Konumlarından Gelecigine Bakıs

Yazar: Yaşar Güner Yorum Yap 1 Mayıs 2011 Pazar
Medeniyetin beşiği olan bu bölgelerde, muhasebenin düşünceden kayıt haline geçmesi; ekonomik gelişme, yazı ve aritmetiğin bulunması ve kaydın yapılacağı maddelerin icadı ile ortaya çıkmıştır. Araştırmalar neticesinde; Babil İmparatorluğu’nda; kil tabletler, Eski Mısır’da; papirüs üzerinde hesaplaşma metinleri, hesap icmalleri, Eski Yunan medeniyetinde tapınaklara ve bankalara ait hesapların tutulduğu saptanmıştır. İlk çağların sonlarına doğru Romalılar, hesap tutma tekniği bakımından en ileri noktaya ulaşmışlardır.

Muhasebe tarihçileri genellikle muhasebe tarihini üç ana bölüme ayırmaktadırlar. İlk bölüm, Luca Pacioli’ye kadar (1494) olan gelişmelerle ilgilidir. İkinci bölüm, Pacioli’den 19. Yüzyıl sonuna kadar uzanmaktadır. Üçüncü bölüm ise, 20. yüzyıldaki gelişmeleri kapsamaktadır.

12. Yüzyılda muhasebe kayıtları çok basit şekilde uygulanmıştır. Ticari ilişkilerin, ortaklıkların izlenmesi ile ilgili basit hatırlatıcı kayıtlar tutulmuştur. İsletmenin kayıtları ile isletme sahiplerinin varlıklarına ait kayıtların ayrı olarak takibi ancak bu yüzyılın sonlarına doğru gerçekleşmiştir. 13. Yüzyılda kredi işlemlerindeki artış ve isletmelerin ihraç ürünleri için yabancı şehirlerde şubeler kurmaları veya acenteleri kullanmaları muhasebe kayıtlarını etkilemiş ve daha karmaşık muhasebe kayıtları ihtiyacını doğurmuştur.

Muhasebede modern anlamda metodoloji, 13. ve 14. yüzyıllarda çift taraftı kayıt sisteminin gelişmesi ile başlamıştır. Basit veya tek taraflı kayıt sistemi olarak tanımlanan ilkel muhasebede işlemler veya olaylar tek bir kayıt ile ifade edildiklerinden eksik, hata yapma ve yapılan hatanın ortaya çıkmaması ihtimali fazla olan bir sistemdir.

Çift taraflı kayıt sistemi, isletme faaliyetlerinin iki yönünü birden kavramış, her işlem veya olay için en az iki kayıt yapmıştır. Böylece hata yapma ihtimalini azaltmış, kayıtların birbirini kontrol etmesini, hata yapıldığı zaman hatanın ortaya çıkmasını sağlamıştır.

15. Yüzyıl’da Luca Pacioli’nin dönemi yaşanmaya başlanmıştır. Ulusal ve uluslararası ticaret gelişmiştir. Para, değişim aracı olarak kendini kabul ettirmiştir. Devlet kendi mali yapısına gerekli önemi verir duruma gelmiştir. Muhasebe önemli gelişim süreçlerinden geçmiş, matbaa keşfedilmiş ve bununla her buluş dünya kültürü haline dönüşme aracına kavuşmuştur. Bu süreçte, çift yönlü kayıt düzeni, muhasebede bir devrim olarak İtalyan matematikçi ve rahip Luca Pacioli tarafından geliştirilmiştir.

Pacioli'nin 1494'de yayımlanan "Summa di Aritmetica Geometria Proportioni et Proportionalita" (Aritmetiğin, Geometrinin, Oran ve Orantının Özeti) isimli kitabının Particularis di Compitus e Scripturis (defter tutma ve ona ait evrak üzerine etüd) baslıklı bölümünde, çift yönlü kayıt sistemi için üç deftere dikkati çekmiştir. Bu defterler; yardımcı defter özelliğinde ecende, yevmiye defteri ve defteri kebir (büyük defter) dır.

Luca Pacioli’nin yaratıcısı olmadığı ancak halkın anlayabileceği şekilde yazdığı muhasebenin temel kurallarının, evrensel ve kalıcı bir niteliği vardır.

Muhasebecilik ve Mali Müşavirliğin uzmanlaşmış bir meslek olarak ortaya çıkısı ise, 18. yüzyılın sonlarına doğru İngiltere’nin ticaret merkezlerinde başlamıştır.
19. Yüzyıl süresince İngiltere’de gerçeklesen sanayi devrimi ve ekonomik gelişmeyle, kurulan büyük demiryolu şirketleri ve büyük sermaye hareketleriyle muhasebeye olan talep ve ihtiyaç giderek artmıştır.

Hüseyin Perviz PUR, Muhasebenin Tarihsel ve Çagdas Konumlarından Gelecigine Bakıs Sempozyumu TÜRMOB Yayınları

DÜNYA’DA MUHASEBE’NİN TARİHSEL GELİSİMİ Oktay GÜVEMLİ

Yazar: Yaşar Güner Yorum Yap
Muhasebe ilminin, milattan 5000 yıl öncelerine kadar Mısırlılar, sonraları ise Finikeliler, Hintliler, Yunanlılar, Çinliler, Türkler ve Romalılar tarafından bilindigi tarihi kayıtlardan anlasılmaktadır.

İnsanlar ve isletmeler gelisimin her safhasında muhasebeyi kendi ihtiyaçlarına uygun olarak, bildikleri veya ögrendikleri kayıt ve analiz teknikleri çerçevesinde yönetim, kontrol, ticari delil, vergi toplama, raporlama gibi amaçlar için kullanmıslardır. Bu uygarlıklar arasında gelisen ticaret, muhasebe uygulamalarının gelismesine ve yaygınlasmasına katkıda bulunmustur.

Muhasebe tarihçilerince genelde kabul edilen, muhasebenin tarihi köklerinin Mısır’da Nil Vadisi’nde, Mezopotamya’da Fırat ve Dicle Irmakları arasında oldugudur. Ekonomik gelismelere uygun olarak muhasebenin gelisebilmesi için, yazı ve aritmetigin yanı sıra kayıtların üzerine yazılacagı maddeye ihtiyaç duyulmustur. Bu madde Nil Vadisi’nde papirüs, Fırat ve Dicle Vadileri’nde tabletler olmustur. Muhasebenin ilk izlerine bu yörelerde rastlanmasına, üzerine yazı yazılan bu maddelerin bu yörelerde bulunmus olması büyük etkendir. Kuskusuz, ilk medeni izlerin bu yörelerde bulunması ile ticari islemleri gelistiren ekonomik yapının baglantısı vardır.

Oktay GÜVEMLİ, “Kronolojik Akıs İçinde Muhasebe Uygulamalarının Gözlemlenmesi”,
Muhasebenin Tarihsel ve Çagdas Konumlarından Gelecegine Bakıs Sempozyumu

MUHASEBE’NİN TARAFLARI

Yazar: Yaşar Güner 4 yorum
1.4 MUHASEBE’NİN TARAFLARI

Muhasebe sisteminin fonksiyonlarından ve sonuçlarından basta isletmeler olmak üzere birçok kişi ve kuruluş yararlanmaktadır. Bu açıdan muhasebe, kendisine taraf olan kişi ve kuruluşlara sonuçlar içeren bilgiler üretmektedir ve bu kişi ve kuruluşlar da bu bilgilerden kendi çıkarları doğrultusunda yararlanmaktadır. Günümüzde muhasebeye kendi çıkarları açısından taraf olanlar sayısı ve çeşitliliği daha da artmıştır.

Muhasebenin tarafları genel olarak söyle sıralanabilir;
_ İsletme sahip ya da ortakları ile hissedarları,
_ Yöneticiler,
_ Çalışanlar,
_ Sendikalar,
_ Kredi kuruluşları,
_ Devlet,
_ Meslek kuruluşları,
_ Alıcılar ve satıcılar,
_ Rakipler,
_ Yan sanayiler,
_ Tüketiciler,
_ Halk ve kamuoyu,
_ Para ve sermaye piyasaları ile potansiyel ortaklar,
_ Çevreciler..

H. MEDER ÇAKIR, Hakan SARITAS, Hakan AYGÖREN, Muhasebe Meslegi, Denizli SMMM Odası
Yayın No: 4, Denizli, 2003, s.7

muhasebe kavramları açıklama

Yazar: Yaşar Güner Yorum Yap
1. Sosyal sorumluluk kavramı: Muhasebe organizasyonunda, muhasebe uygulamalarının yürütülmesinde ve mali tabloların düzenlenmesi ve sunulmasında; belli kisi veya grupların degil, tüm toplumun çıkarlarının gözetilmesi ve dolayısıyla bilgi üretiminde gerçege uygun, tarafsız ve dürüst davranılması geregini ifade eder.

2. Kisilik kavramı: İsletmelerin, sahiplerinden, yöneticilerinden, personelinden ve diger ilgililerden ayrı bir kisilige sahip oldugunu ve isletmenin muhasebe islemlerinin sadece isletmenin kisiligi adına yürütülmesi gerektigini ifade eder.

3. İsletmenin sürekliligi kavramı: İsletmenin faaliyetini belirli bir süreye baglı olmaksızın sürdürecegini ifade eder. Bu nedenle isletmenin ömrü, isletme sahiplerinin ya da hissedarlarının yasam süreleriyle baglı degildir.

4. Parayla ölçülme kavramı: Parayla ölçülebilen iktisadi olay ve islemlerin muhasebeye ortak bir ölçü olarak para birimiyle yansıtılmasını ifade eder. Bu ölçü birimi muhasebenin uygulandıgı ülkenin para birimidir.

5. Dönemsellik kavramı: İşletme faaliyetlerinin neticesinin görülebilmesi için kabul edilmistir. Böylece, genellikle bir takvim yılı olan muhasebe dönemi itibariyle isletme faaliyetleri degerlendirilerek isletmenin karı veya zararı hesaplanır. Muhasebe dönemi basında bütün hesapların açılması ve muhasebe dönemi sonunda bütün hesapların kapatılması bu kavramın sonucudur. Her muhasebe dönemi basında bir önceki dönem sonunda kapatılmıs hesapların yeniden açılması isletmenin devamlılıgı kavramını kayıtlar üzerinde yerine getirmis olmaktadır. Muhasebe dönemi bazı özel durumlarda bir takvim yılından az veya çok olabilir.

6. Maliyet esası kavramı: Para mevcudu, alacaklar ve maliyetinin belirlenmesi mümkün veya uygun olmayan diger kalemler hariç, isletme tarafından edinilen varlık ve hizmetlerin muhasebelestirilmesinde, bunların elde edilme maliyetlerinin esas alınması geregini ifade eder. Gelismis ülkelerde isletme degerlerinin maliyet degeri ile olan girisleri dönem sonlarında güncel degerlerine göre düzeltilmektedir.

7. Tarafsızlık ve Belgelendirme kavramı: Muhasebe kayıtlarının gerçek durumu yansıtması ve usulüne uygun olarak düzenlenmis objektif belgelere dayandırılması, muhasebe kayıtlarına esas alınacak yöntemlerin seçilmesinde tarafsız ve önyargısız davranılması geregini ifade eder.

8. Tutarlılık kavramı: Muhasebe uygulamaları için seçilen muhasebe politikalarının, birbirini izleyen dönemlerde degistirilmeden uygulanmasını ifade eder. Süphesiz gelisen ve degisen sartlar karsısında isletmelerin hesap planları ve raporlama teknikleri bu degisikliklere cevap verecek esneklige sahip olarak hazırlanmalıdır.

9. İhtiyatlılık kavramı: Muhasebe olaylarında temkinli davranılmasını ve isletmenin karsılasabilecegi risklerin göz önüne alınması geregini ifade eder. Bu kavramın sonucu olarak isletmeler, karsılasılabilecek giderler ve zararlar için karsılık ayırırlar.

10. Tam açıklama kavramı: Mali tabloların, bu tablolardan yararlanacak kisi ve kurulusların dogru karar vermelerine yardımcı olacak ölçüde yeterli, açık ve anlasılır olmasını ifade eder. Açıklanması gereken bilgiler, isletmenin mevcut durumu ile ilgili bilgiler ve gelecekte gerçeklesmesi ihtimal dâhilinde olan olaylarla ilgili bilgiler olarak gruplandırılabilir. İsletmeler, mali tablolarda yer almayan ancak isletme ile ilgili karar alıcıların kararlarını etkileyecek bilgileri mali tabloların dip notlarında belirtmelidirler.

11. Önemlilik kavramı: Bir hesap kalemi veya mali bir olayın, nispi agırlık ve degerinin finansal analizlerde veya alınacak kararlarda etkili olacak düzeyde olması durumunda, bu hesabın veya finansal olayın mali tablolarda yer alması gerektigini ifade eder.

12. Özün önceligi kavramı: İslemlerin muhasebeye yansıtılmasında ve onlara iliskin degerlemelerin yapılmasında, islemlerin biçimleri ile özleri arasında farklılık çıkarsa biçimlerinden çok özlerine öncelik verilmesini ifade etmektedir

K.Sevket SAYIN ve E.Yasemin YEGİNBOG; Muhasebe, İZİMDER Bilimsel Yayınlar Serisi 1, İzmir,
2005, s.105

Luca Uygulamalı Bilgisayarlı Muhasebe

Yazar: Yaşar Güner Yorum Yap

MUHASEBE’NİN TEMEL KAVRAMLARI

İsletmelerde terim birligi saglamak ve ortak bir “isletme dili” olusturabilmek
amacıyla, muhasebe sürecinde islemleri ve olayları kaydederken belirli prensipler söz
konusudur. İsletmelerin muhasebe islemlerine genel olarak ısık tutucu, yol gösterici
birer nitelik tasıyan kurallar ve egilimler toplulugu “Muhasebenin Temel Kavramları”
olarak adlandırılır ve bu kavramlar; muhasebe bilgisinin bir esasa dayanmasını, bu
bilgiyi kullananlara saglıklı, tutarlı ve karsılastırılabilir bilgi sunulmasını saglar.

Temel muhasebe kavramları su sekilde sıralanmıstır:

1. Sosyal Sorumluluk Kavramı
2. Kisilik kavramı
3. İsletmenin sürekliligi kavramı
4. Para ölçüsü (parayla ölçülme) kavramı
5. Dönemsellik kavramı
6. Maliyet esası kavramı
7. Objektif belge (tarafsızlık ve belgelendirme) kavramı
8. Tutarlılık kavramı
9. İhtiyatlılık kavramı
10. Tam açıklama kavramı
11. Önemlilik kavramı
12. Özün önceligi kavramı

Bu kavramlar tamamen ticari teamüllerden, örf ve adetten ya da kanunlardan
dogan kavramlardır.

Mehmet CİVAN, Ekrem KARA ve Vedat BAL; Luca Uygulamalı Bilgisayarlı Muhasebe, TESMER
Yayın No: 80, Ankara, 2008, s.17

Muhasebenin temel fonksiyonları

Yazar: Yaşar Güner Yorum Yap
Muhasebe sisteminde konu isletmedir ve muhasebenin temel amacı; isletmenin
varlıkları ve kaynakları üzerinde degisme yaratan mali nitelikteki ve para ile ifade
edilebilen islemlere ait bilgileri, genel kabul görmüs muhasebe ilkelerine göre belirli bir
dönemde düzenleme, kaydetme, sınıflandırma, özetleme, analiz etme ve sonuçta bu
sürece iliskin bilgilerle, bu sürecin bitiminde ulasılan durumu raporlayarak gerekli
degerlemelerin ve yorumların yapılabilecegi bilgileri ilgililere sunmadır.

Muhasebenin temel fonksiyonları;
1. Düzenleme,
2. Kaydetme,
3. Sınıflandırma,
4. Özetleme,
5. Analiz etme,
6. Yorumlama ve
7. Raporlama’dır.

1. Düzenleme: Düzenleme fonksiyonu, finansal bilgileri içeren belgelerin bir
araya getirilisi, olus tarihlerine göre sıralanması ve derlenerek “Muhasebe Fisi” adı
verilen belgeye baglanmasıdır. Muhasebe süreci belgeleme islevi ile baslar.
Muhasebeye konu olan her bir mali nitelikli islemin belgeye dayanması gerekir.
Günümüzün gelisen ticaret ve islemleri karsısında kaydetme fonksiyonundan önce,
finansal bilgileri içeren belgeler, olus tarihi ve sırasına göre ve hatta belirli gruplara göre
düzenlenmesi gerekir. Düzenleme fonksiyonu aslında kaydetme fonksiyonunun bir
parçasıdır ama karmasıklasan ve artan ticari islemler karsısında isletmelerin muhasebe
birimlerinde ayrı bir ugras konusu halini almıs ve hatta ön muhasebe gibi adlar altında
ayrı birimler olusturulmustur.

2. Kaydetme: Kaydetme fonksiyonu, yukarıda sözü edilen ve para ile ifade
edilebilen finansal bilgilerin düzenlenerek bir Muhasebe Fisi’ne baglandıktan sonra
kaydedilmesidir. Kaydetme fonksiyonu, muhasebe fislerinin “Yevmiye Defteri” denilen
ve günlük islemlerin izlendigi deftere yapılan kayıtlama islemini ifade etmektedir.

3. Sınıflandırma: Kaydedilen belgelerin ifade ettigi bilgilerin bir anlam
tasıyabilmesi ancak o bilgilerin sınıflandırılması ile mümkün olabilmektedir. Bu
nedenle bu bilgiler “Büyük Defter”e geçirilerek sınıflandırılır. Böylece bu bilgiler
anlamlı ve yararlı bir hale gelirler. Bunun yanında sınıflandırma fonksiyonu, düzenleme
ve kaydetme fonksiyonunda olusabilecek yanlıs ve hataların ortaya çıkarılabilmesi ve
giderilmesini de saglayarak muhasebede bir otokontrol fonksiyonunu da üstlenmistir.

4. Özetleme: Düzenlenmis, kaydedilmis ve sınıflandırılmıs bir bilginin gerek
isletme sahip ya da sahiplerine, gerekse muhasebeye taraf olan diger kisi ve kuruluslara
yararlı olacagı muhakkaktır. Ancak bu bilgilerin özetlenerek kisi ve kuruluslara
sunulması halinde isletme hakkında özet durumlar ve sonuçların degerlendirilmesi daha
anlamlı ve kolay olacaktır. Bu nedenle muhasebenin özetleme fonksiyonu, bu bilgileri
kısaltarak ve özetleyerek “Mali Tablolar”ın hazırlanmasına imkân verir.

5. Analiz Etme: Düzenlenerek kaydedilmis ve sınıflandırılmıs bir bilginin
özetlenmesinden baska muhasebeye taraf olan kisi ve kurumlarca kullanılabilmesi ve
degerlendirilmesi, o bilgi üzerinde yapılacak analizlere baglıdır. Günümüzde analiz
fonksiyonu ile Mali Tablolar, Satısların Maliyeti, Fon Akım, Nakit Akım, Kâr Dagıtım,
Özkaynaklar Degisim gibi Analiz Tabloları olusturulmakta ve bu tablolar ile
isletmelerin büyüme hızı, kârlılık, maliyet gibi unsurları hakkında bilgiler edinmek
mümkün olmaktadır.

6. Yorumlama: İsletme hakkında özet bilgilerden elde edilen Analiz Tablolarının
isletme hakkında verilebilecek kararların olusmasında yorumlanması gerekir.
Yorumlama fonksiyonu, isletmenin yönetiminde isletme sahip/ortakları ile
yöneticilerine verecekleri kararlara temel olması konusunda analiz tablolarının diger
isletmeler ile isletmenin farklı dönemlerinin karsılastırılması ile gerçeklesecektir.

7. Raporlama: Yorumlama fonksiyonu ile elde edilen bilgilerin muhasebenin
taraflarına rapor edilmesi gerekir. Raporlama fonksiyonu ile bir isletmenin düzenlenen,
kaydedilen, sınıflandırılan bilgilerinin özetlerinin analiz edilerek yorumlanması ile
ortaya çıkan sonuçlarının kullanıcılara sunulması gerçeklestirilir.

Düzenlenen mali tablolardaki bilgiler, belirlenen politikalar dogrultusunda analiz
edilerek isletmenin geçmis faaliyetleri degerlendirildigi gibi, gelecege yönelik dogru
kararların verilmesinde de yardımcı olur.

Hakkımda

Canlı Tv İzle